Gezdik,Gördük,Geldik
Tatvan : Van gölü kenarından Bitlis'e bağlı çok şirin bir ilçe. Canlı, hareketli bir ilçe ve herkesin görmesi gereken bir yer. Öğretmen olarak çalışmak isteyebileceğiniz bir ilçe. Bu ilçede kokoreç yemek için çok çabaladık, hatta Murat yolda herkesi durdurarak kokoreç sordu; ancak çoğu kokoreçi bilmiyordu. Bir kişi yeni bir kokoreççi açıldı dedi ve bizi mutlu etti. Gittiğimiz yerde ise kokoreç yoktu, tantuni vardı. :D Neyse onada şükür.
Ahlat : Buram buram tarih kokan bir ilçe. Bitlis'e bağlı bir yer burasıda. Tarihi Kümbetler, Selçuklu Mezarlığı, Müzesi, Ahlat Kalesi gibi pek çok gezilesi yeri mevcut. Ancak Ahlat Kalesi denilen yer çok kötü durumda resmen kendi haline bırakılmış. Selçuklu Mezarlığı ise büyüleyici bir yapıya sahip, çok büyük.
Adilcevaz : Bitlis'e bağlı bir ilçe burasıda, pek gezmedik; ancak evlerin yapısı Ahlat'taki gibi çok ilginç ve güzeldi.
Ağrı : Ağrı'ya Patnos üzerinden gittik. Yol o kadar kötüydü ki kaza yapmamak için resmen savaştık. Akşam üzeri buradan geçtiğimiz için yollardaki çukurları görme şansımız çok düşüktü. Pek çok çukurdan kurtulsakta birine sağlam girdik. 20-30 km ilerledikten sonra arabadan bir ses geldiğini duyan Tarık'ın kulaklarının sağlam olduğunu görmüş olduk. Çünkü indiğimizde tekerleğin patlamış olduğunu gördük, dağ başında buz gibi havada 15-20 dakikada tekerleği değiştiren Tarık'ı alkışlamamak elde değildi. Ağrı ili ise bizi pek tatmin etmedi. Akşam üzeri yolculuk yaptığımızdan sürekli uzunları yakarak ilerleyen Ağrılılara baya küfür ettik. Yolda garip garip yürüyen, sağa sola park edenlere ise şaşkınlıkla baktık. Bize göre Ağrı'nın en güzel yeri öğretmen eviydi, gerisi ise muallak.
Ağrı - Doğubayazıt arası : Ağrı'dan Doğubayazıt'a giderken pek çok dağın arasından geçtik. Dağlar, yollar o kadar ıssızdı ki bir an önce Doğubayazıt'a varmak istiyorduk. Beni en çok şaşırtan ise uçsuz bucaksız dağlarda, dağların eteklerinde bulunan yerleşim noktaları oldu. Yola yakın olmalarına rağmen o kadar sapa noktalarda bulunuyorlardı ki oralarda yaşayanlara Allah kolaylık versin demekten kendimizi alamadık. Bu köylerin her birinde bir cami ve bir okul vardı. Bizlerde öğretmen olduğumuz için buralarda öğretmenlik yapanları taktir ettik. Hepsinin Allah yardımcısı olsun.
Doğubayazıt : Ağrı il merkezinden daha güzel bir ilçeydi bize göre. Özellikle İshak Paşa Sarayı herkesin görmesi gereken bir yer. Büyüleyici ve enteresandı. Özellikle zindanlar... Ayrıca Doğubayazıt'ta pasajlara mutlaka uğrayın; çünkü evinize alacağız pek çok güzel aksesuar burada sizleri bekliyor.
Iğdır : Günlük, güneşlik, modern ve capcanlı bir il. Böyle bir il olacağını hiç beklemiyorduk ve çok şaşırdık. O ana kadar en çok beğendiğimiz yerleşim birimi oldu. Elektrik direklerinde afişler vardı turizm ile ilgili ve turizmin gelişmesi için mesajlar iletiyorlardı; ancak Iğdır'da turizme yönelik ne vardı bilemedik, tek şey dışında. Bu öğrendiğimiz şey ise bize çok ilginç geldi. Özellikle de bir ilin gelişmesi için kullanılması. Orada yaşıyor olsaydım naısl duygular içerisinde olacağımı tahmin edemiyorum. Çünkü düşünsenize her dakika fuhuş yapılan bir yerde yaşıyorsunuz. İlginç!
Doğubayazıt - Van arası : Doğubayazıt'tan Van'a giderken ilk önce Tendürek Dağı'na tırmandık. Bembeyazdı her yer, zaten rakım her şeyi anlatıyordu : 2644. Yola devam ederken Muradiye Şelalesi'ne saptık. Ben şelale deyince gerçekten çok büyük bir şey bekliyordum; ancak hayal kırıklığına uğradım. Ancak oralara yolunuz düşerse kesin gidin görün, zaten o noktadan Van'a kadar pek bir şey yok. :D
Van : Şok geçirdiğim bir şehir. Zaten Van'a gelene kadar Van Gölü bizi yeterince büyülemişti ve Van'a girdiğimizde iyice nutkumuz tutuldu. Çok büyük ve gelişmiş ille karşı karşıyaydık. Doğunun incisi diyebiliriz. Şehir merkezinde turladıktan sonra bizimkilerin geziye çıkış amaçları olan kokoreçleri yemesiyle Van Kalesi'ne doğru yol aldık. Van Kalesi'ne geldiğimizde ise bir dağın üzerinde kocaman bir şaheserle karşı karşıyaydık; ancak bizimkilerin tembelliğinden ötürü kaleye çıkıp gezemedik :( . Aşağıdan bakmakla yetindik. Oradan çıktıktan sonra Akdamar Adası'na doğru Van Gölü kenarından ilerledik. Akdamar Adası'na geçeceğimiz noktaya geldiğimizde arabadan inip tekneye bindir ve gölü aşıp adaya doğru ilerlemeye başladık. Bir ara kaptan Doğan Reis tekneyi biraz sen kullanır mısın diye ısrar edince onu kıramayıp geçtim kaptan köşküne ve azgın dalgalarla mücadele ettim. :D Akdamar adası ise güzel bir yerdi. Kilisesi ve doğası görülmeye değer hoş bir yer.
İşte buraları gezdikten sonra evimize geri döndük. Güzel bir tatildi ve yeterince eğlendik. :) Aslında benim amacımda Van'dan Mardin'e geçmek vardı ama 475 km. gözde büyüyünce bu gezi başka bahara ertelendi. Kısaca gezdik,gördük,geldik... :D
Gezi fotoğraflarına facebook üzerinden bakmak isterseniz : Albüm-1 , Albüm-2
1 yorum:
Van Edremit'te çimento fabrikasının oralarda 10-11 yıl yaşamışlığım var.Çok güzeldir oralar.Akdamar adası, van kalesi vs.Adilcevazda da güzel cevizler vardı.:)
Yorum Gönder