Perşembe, Nisan 02, 2009

Kabullenmek mi? İsyan Etmek mi?

Geçtiğimiz sözleşmeli öğretmen atamasında birkaç arkadaşım Doğu'nun veya Güney Doğu'nun çeşitli illlerinde çeşitli ilçelere hatta çeşitli köylere atandılar. Konuşuyoruz onlarla nerdeyse her gün durumları hakkında. Çok dertliler gerçektende. Aslına bakarsanız öyle şeyler anlatıyorlar ki insanın moralini bozmaması elde değil. Ama olması gereken nedir acaba? Her insan hayatında zorluklarla karşılaşmıyor mu? İlkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede derken meslek hayatında... Her daim insanların karşısına zorluklar çıkıyor. Beklentilerini alt üst eden gelişmeler süre geliyor. Peki bizler böyle durumlarda neler yapmalıyız?

Kabullenip boyun mu eğmeliyiz? Dik kafalılık edip isyan mı etmeyiliz?

Dinliyorum arkadaşlarımı, neredeyse hepsi isyan ediyor. Lanet olsun deyip duruyor. Genelde hayatlarımız büyük şehirlerde geçtiği için köy hayatı, ilçe hayatı, Doğu-Güney Doğu illerindeki hayatlarımız bizlere zor geliyor. Alışkanlıklarımız buralarda karşılık bulamıyor. Beklentilerimiz bizleri tatmin etmiyor; ama hayat akıp gidiyor...

İşte önemli olan noktada burası "Hayatımız akıp gidiyor." biz şikayet etsekte, ona küssekte ya da ona gülsekte geçip gidiyor...

Bence bizler böyle durumlarda elimizdekileri iyice ölçüp biçmeliyiz. Çevremiz bize neler veriyor, neler verecek, neler veremeyecek iyice anlamalıyız ve ona göre hayatımızı şekillendirmeliyiz. Çevrenin bizlere vereceğinden fazlasını istemek bizi hüsrana uğratacaktır unutmayınız. Etrafımızda illa ki kötü insanlar, işgüzar insanlar hatta şerefsiz insanlar olacaktır; ama biz bunlara da göğsümüzü germeliyiz. Nabza göre şerbet deyimini böyle durumlarda uygulamak yerinde olacaktır bence. Ha gidip de onlarla kanka olun demiyorum yanlış anlamayın. :) Ama onları ne karşınıza alın, ne de başınızın üstüne çıkarın. Unutmayın onlar için değmez, siz hayatınza yön vermeye devam edin...

Aslında gerçekten zor buralar benim Bursa'dan baktığım gibi değil hiçbir şey. Siyasi olsun, eğitimsel olsun, sosyal yönden olsun. Ama her şeye rağmen buralardayız ve hayatımızı devam ettirmeliyiz. Standartlarımızı elimizden geldiğince yükselterek.

Sizlere bir önerim olacak, özelliklede Doğu'da veya Güney Doğu'da öğretmenlik yapmaya gidecek arkadaşlara; bana göre sakın çok fazla şey beklemeyin buralardan, beklentilerinizi minimuma indirin (tamamende söndürmeyin :) ). Ben 21. tercihimi işaretlerken gideceğim yerde su ve elektirik olsun yeter diyordum. Hangi köy olur, neler yaşarım hiç düşünmüyordum bile. Ama ben biraz şanslı çıktım ve ilçe merkezine atandım ve beklentilerimin kat kat fazlasıyla karşılaştım. Bazı arkadaşlarımıza ise buralar bile yetmiyor, onlar buraları hor görüyor. İşte bu da benim dediğim noktaya geliyor beklentiler, geçmiş hayat ve doyumsuzluk...

Ben biliyorum ki benim yerimde olmak isteyen binlerce köy öğretmeni var. Ve bu yüzden gram şikayet etmiyorum, şikayet etme lüksümünde olmadığını biliyorum :D Çünkü yaşadığım çevreyi ölçüp biçip kendime yetecek düzeye sokmaya gayret gösteriyorum, böylecede hayat deminde geçiyor...

Kıssadan hisse; sizlerde bulunduğunuz ortamları iyice gözlemleyin, sınırlarınızı çizin, beklentilerinizi abartmayın ve hayatın tadını çıkarmaya bakın. ;)

5 yorum:

Geik dedi ki...

konuyu özetlemek gerekirse
bülbülü altın kafese koymuşlar kaç ayar lan bu demiş...

Bi öğretmen geyiği var; Bayrağın dikili olduğu her yer vatandır. Ama doğusu biraz batandır diye :) Bilmiyorum ne kadar doğrudur yanlıştır. Ama gurbet zordur bilirim. Allah sabır versin tüm evinden yurdundan uzak örtmen, vb meslek sahibi insanlara..

Safiye dedi ki...

canım hocam... bişiyler demeden geçemezdim bu yazının üzerine. doğu anadolu'da bir köydeyim şu anda ve geleli bir hafta olmadı. feleğim şaşmış durumda, ama insan neye alışmıyor ki be gülüm diyip kendi kendimi idare etmeyi öğreniyorum yoksa işim iş burda. elektirik var ama gitti mi bir hafta gidiyormuş, sular akmıyor donmuş taşıyoruz donmasa da günde yarım saat filan yani vs. vs... köy hayatı yaşıyorum katıksız... Aman ya neblim öyle işte.. bakalım neler yaşıcazz burda..

Doğan AYDIN dedi ki...

Neredesin Safiye ya? Fen Bilgisi Öğretmeni olarak nasıl bir köye atandın sen öyle ya çok merak ettim. Ne bileyim branşçılar genelde ilçe merkezlerinde olurda.
Ama yazım birazda sana gelmiş olmuş. :) Ama sıkma canını ya bak bahar geliyor, sular akmaya başlar :)

Safiye dedi ki...

:)) canım hocam ben de anlamadım valla, hala rüyada gibi hissediyorum kendimi, biri çimdikliycek ben de küfür ede ede uyanıvercekmişim gibi. sular akıyormuş ama günde iki saat, onda da okulda oluyormuşuz zaten. oofff hocam offf.. ayrıca senin ilçene bir saat uzakta bir yer burası, belki kafanda canlandırabilirsin diye şeyettim.. neyse canım sıkkın dertliyim dertli... öyle işte...
hadi hoşkal..

Doğan AYDIN dedi ki...

Üst tarafımıza taşındın her halde Safiye :) Ve orasıysa baya bir canlandırdım, işin zor ama seni yenebilecek bir zorluk değildir ;)
Kolay gelsin :)

Copyright © 2014 Doğan Aydın