Perşembe, Temmuz 30, 2009

Üzerime Sıçtı Geçti Martılar

gungorekinci_yorgun[1]Oy anam oy, bir yorgunluk var üzerimde anlatamam. Cumartesi (25 Temmuz 2009) Varto'daki ev arkadaşım Uğur ve nişanlısı Serap kızımızın düğünü için Turhal'a gitmek üzere yola çıktık. Güven, İstanbul'dan Bursa'ya geldi ve birlikte gittik Turhal'a. Bursa-Turhal arası 12 saat sürdü. Ben ki Bursa'dan Varto'ya giderken 24 saatten fazla yollarda olan adam bu 12 saatlik yolculuğa nedense zor katlandım. Daha doğrusu ben değilde bacaklarım. :D Sabahın 5.30'unda Turhal'a vardıktan sonra geçen sene Varto'dan ev arkadaşım olan Yavuz bizi karşıladı ve evine misafir etti. Eve gelip 2-3 saat muhabbett ettikten sonra biraz uyuyalım dedik.

Öğle saatlerinde hadi artık biraz Turhal'a bakınalım diyerek Turhal turuna başladık. Ben Turhal'a giderken küçük bir ilçe bekliyordum; ancak tamamen yanıldığımı anlamam hiçte uzun sürmedi. Gerçekten baya gelişmiş ve büyük bir ilçeydi Turhal. Ayrıca öğretmenler için Doğu Görevi yeri sayılmasıda cabası. Bana deseler gel burada 10 yıl Doğu Görevi yap hiç gözümü kırpmadan giderim. Gerçi Varto'da da bu şartlarda en az 10 yıl kalacağız, o konu başka. :D

Akşam oldu ve cicilerimizi giyip düğünün yapılacağı salona gittik. Varto'dan üç arkadaş daha gelmişti ve onlarla buluştuk, çaylarımızı yudumlarken sohbet ettik. Saat 8 gibi düğün salonuna girdik. Henüz düğün yeni yeni başlıyordu ve gelinle damat ortalıkta yoktu. Bende hemen gelin odasına girdim ve damatımızla gelimizi ziyaret ettim. Gelinimiz prenses damatımız ise prens olmuştu. Tü tü tü maşallah diyerekten muhabbetimizi ettik. Akabinde düğün başladı ve yarım yamalak oynayarak, bolca izleyerek düğünü geçirdik.

Düğünde en çok ilgimi çeken ise takı töreninde kim ne takıyorsa anons edilmesiydi. Filmlerde görürdüm; ama bu geleneğin bittiğini düşünürdüm. "Doğan AYDIN'dan Varto'da triplex villaaaaa.... Teşekkür ediyoruz!" :D :D :D

Saat 22.30 gibi düğün bitti ve ertesi gün erkenden yola çıkacağımız için evin yolunu tuttuk. Eve gelip dominalleri şişirdikten sonra uykuya daldık. 8.00 gibi telefonun alarmı çalarken hiç uyanmak istemedik ama İstanbul'un yolunu tutmak lazımdı. Turhal terminaline geldiğimizde "Kartal Köprüsü"nden geçer denilen otobüsün oradan geçmediğini duyduk, azıcık sinirlendik; ama eylemimize devam ederek İstanbul yolunu tuttuk.

Pazartesi akşamı Güvenlerin evine geldiğimizde yol yorgunluğu gözle görülür bir şekildeydi; ancak bir duşla kendimize geldik. Daha sonra ailesine Güven'i çekiştirmeye başladım. :D Bütün pislikleri su yüzüne döktüm :D

Salı olduğunda üniversiten arkadaşımız olan Alper'le buluşmak için Kadıköy'e gittik. Bir baktık yanında kardeşi Buğra'da var. 6 yaşında görünüşü çok sevimli bir çocuktu Buğra ta ki çocuğa yüz verene kadar. :D Sonra 2 gün boyunca resmen sıçtı ağzıma. :D

Salı günü eşşek gibi İstanbul'u gezdik. Kavurucu sıcağın altında yılmadan Beşiktaş senin Ortaköy benim İstiklal kimin diyerekten dolandık. Çarşamba günüde biraz turladıktan sonra evimizin yolunu tuttuk.

İstanbul'un en güzel kısmı ise üç üniversite arkadaşının bir araya gelip bol bol sohbet edip askerlik öncesi kahkalar atması, bütün hesapları Güven'in ödemesi ve sokaklardaki mini etekli kızlardı. :D En kötü yanı ise trafiği, altımızda bir araba olmaması, sıcağı ve mini etekli kızların bize bakmamasaydı. :D

En çok konuştuğumuz ise artık herkesin evlenmeye başladığıydı. Şaka maka bütün arkadaşlar yavaş yavaş evleniyordu ve biz 3 salakşörler evde kalma yolunda emin adımlarla ilerliyorduk. Çokta fifi :D

Dün gece eve geldiğimde ise gerçekten yatağa yıkılmamak için zar zor ayakta durabildim. Ayaklar şişmiş ve pişmiş, terden vücut kendinden geçmiş bir şekildeydim. Kısaca yazının başlığının gözünüzde canlandıracağı durum gibi... Ama güzeldi be lan blog. :D

Yarın ise yine İstabul'a yollanacağız sanırsam çocukluk arkadaşımızın kınası için, pazarteside Bursa'da düğünü olacak... Anam biri daha evleniyor... :D :D

Sıkın dişinizi evde kalmış kız kuruları adında bir site açacağım, hele bir askere gidip geleyim. :D

0 yorum:

Copyright © 2014 Doğan Aydın