Çarşamba, Mart 03, 2010

Attım, Tuttu, Yuttu - 2

Evet yine başlıyoruz amaçsız bir yazı yazma çalışmasına. Bunu daha önceden Attım, Tuttu, Yuttu yazısında denemiştik ve içimizi dökerekten rahatlamıştık. 2-3 gündür bir derttir uğraşıyorum, pazar gecesi aniden başlayan karın ağrısı sonucu yine hastanede açtık gözümüzü. 1-2 tahlil, 1-2 karın mıncıklama derken karın ağrısına yönelik doktorun atayım, tutar, Doğan yutar denemeleri sonucu 2-3 ilaç yazdıraraktan eve geldik. İlaçlarını kullanmaya başlasakta ağrılar hemen gitmiyor. O günün akşamı bir arkadaşı mutlu etmenin güzelliğini hissetsem de ağrıları sadece bir anlık bastırmaya yetti. Hatta bütün gece bir sağa bir sola debelendim durdum. Ertesi günde rapor almadığım için okula gittim. Sanırsam kim olsa rapor alırdı; ama neden bilmiyorum veletlerimi yalnız bırakmak istemedim.

Neyse sanırsam ilaçlar işe yaradı ve ağrılar geçti büyük oranda ama o gece yine uyumadım. Nedenini sormayın :) Bugün ise biraz yemek yemenin verdiği güç ile bir iki kıvırmaya başladım ve sanırsam yavaş yavaş kendime geliyorum. Küçük yerde yaşamanın en iğrenç yanı bu. Sağlık sorunlarında bir çözüm üretmekte zorlanıyor doktorlar. Buraya en yakın olan yer Erzurum'a sevk etseler ben orada tedavi olana kadar zaten iyileşmiş olacağım yani boş yere git gel... Acaba günün birinde her hastane tam teşekkülü olabilir mi?

Bu dönem neden bilmem okul sıkıcı gidiyor. Askerden gelmiş olmanın sıkıntısı mı, sınıfımı ben yokken emanet ettikleri öğretmenin sınıfımı geriye götürmesi, emeklerimi yemesi mi, yaşın Kemale ermesi mi bilmiyorum ama tadı yok yazın eskisi kadar... Neyse Allah'tan çocukların güler yüzü ve sivri dilleri varda güldürüyorlar beni. Birde biraz daha fazla çalışsalar da işimi kolaylaştırsalar tam süper olacak...

Okul bu dönem köklü bir değişikliğe uğradı. Müdürümüz değişti, geçen dönem olan 4-5 öğretmen arkadaş gitti onların yerine 4-5 kişi geldik. Yeni müdürün etkisiyle okulda disiplin biraz daha hissedilir oldu.Resim,görsel sanatlar ve folklor kulübünün öğretmeni seçildim ayrıca belirli gün ve haftalardan Anneler Günü'de bende, ay ne hoş :) Okulda yarım yamalak bir değişim olmuş olsa da daha 3-4 öğretmenlik bir değişime daha ihtiyacı var, hayırlısı bakalım...

Varto bu sene bir değişik havalarda, kar yok bir şey yok. Geçen sene bu zamanlar balkonlardan karlara atlardım; ama bu sene hiç yağmadı desek yeri. Az önce biraz yağdı, yine beyazlandı Varto yolları; ama sabaha bir şey kalmaz erir, sabaha erimezse öğlene erir, yok öğlene de erimezse bir eritiriz gider...

Artık Dünyanın en güzel insanın Burak olduğuna eminim... Burak bizim 4. sınıfta bir öğrenci, özel eğitime gidiyor. Bebekliğinden okul yıllarına kadar sanırsam yanlış tutumlar sonucu bir takım gelişim bozuklukları göstermiş; ama öyle tatlı ki... Okula geldiğim ilk günden beri öğle yemeğine giderken koluma girmesi ve rap söylememiz sanırsam beni alıp götürüyor... "Üstüme iyilik sağlık ha dostlar, Burak rap yapar çok kötü tostlar, hahahahahaha örtmenim...." tavsiye ederim neşelenmeye birebir, teşekkürler Burak...

İğrenç espri manyağı olduk bu dönem. :) Tamam ben yeri geldiğinde çok iğrenç espriler yapabilecek kapasiteye sahibim; ama bunu bastırmıştım; ancak yeni ev arkadaşlarımdan Turgay sağ olsun beni yeniden canlandırdı. Evde kusmamak elde değil, hele üzerine oynamayayım Turgay'ın :) O bile diyor "Ben bile 1 dakika da 2 tane iğrenç espiri yapamıyorum, sen 5 tane yapıyorsun." diye. :) Eeee Kraldan büyük Kralcık var :=)

İşte böyle yarım yamalak geçiyor hayat, bakalım neler olacak...

Sıkılım birden yazasım kalmadı. :)

0 yorum:

Copyright © 2014 Doğan Aydın