Gökhan'ı da Evlendirdik :=)
Çok iyi hatırlıyorum bir basketbol antrenmanındaydık. Orta ikiye yeni başlamış ve MAKO Spor Kulübünde basketbol antrenmanı yapıyorduk. Değişik okullardan gelmiş bir sürü çocuklar vardı. Herkes hünerlerini gösterip takıma seçilebilmek için çabalıyordu. Antrenmanın ortalarına doğru Akıncı Türk İlköğretim Okulundan olan arkadaşlar sevinmeye başlamışlardı. Çünkü salonun girişinde takımlarının kaptanı ve kaptan yardımcısı belirmişti. Işıl arkalarından vuruyor biz sadece iki gölge görüyorduk. Takım arkadaşları ise neşe içerisindeydiler. Vay be, demek o kadar iyiler demişimdir herhalde kendi kendime ya da kıskanmışımdır; ama inanın hatırlamıyorum.
İlk görüşüm o zamandı Gökhan’ı, ilk basketbol oynayışımız, belki ilk merhabamız, belki ilk küfürleşmemiz, belki ilk top çalmamız, belki ilk bloğumuz o gün oldu.
Devam eden sene içerisinde ikimizde takıma seçilmiştik ve aynı takımda oynamaya başlamıştık. Evet, iyi oynuyordu hem de çok iyiydi. Takdir etmişimdir her zaman. Muhabbetimiz arttıkça yakın mahallelerde oturduğumuzu öğrendik ve birlikte gidip gelmeye başladık antrenmanlara. Orta üçüncü sınıfta bizim okulumuza geldiler ve artık hem takım hem de okul takımında birlikte oynuyorduk. Artık arkadaşlığımız iyice gelişiyordu. Ben onlara giderdim, o bize gelirdi. Deliler gibi atari oyunları oynardık. Bizim markete gelirdi kıtlıktan çıkmış gibi yerdik…
Orta okul bitince beni takımdan attılar, o devam etti basketbol oynamaya. Lisede aynı liseye yazıldık, Bursa Erkek Lisesi. Kader mi şans mı bilinmez aynı sınıfa düştük, lise ikide ikimizde eşit ağırlık bölümünü seçtik ve yine aynı sınıftaydık 8 şubeli (en az 440 kişi) lise ikilerde.
Lise bitti; ama arkadaşlığımız bitmedi. Yine basketbol oynuyorduk, yine birlikte geziyorduk. Ailem ailesi oldu, ailesi ailem… Lise çıkışlarına giderdik birlikte ben ona gaz verirdim kızların peşine yollardım teklif etsin diye J Hep hüsran hep hüsran :P Eğlenceliydi hem de çok eğlenceli…
Ben üniversiteye gittim o Bursa’da kaldı. Yarım yamalak da olsa basketbola devam etti, sonra o da bıraktı.
Üniversite bitti, Gökhan askere gitti-geldi, ben mesleğime başladım, o mesleğine başladı, ben askere gittim-geldim derken aktı geçti zaman.
Yanlış hatırlamıyorsam iki yaz kadar önce Habibe ile tanıştı ve tüm engellemelerime karşı ilişkisini devam ettirdi J Her takılmama, her laf sokmama güldü geçti, Habibe bile alıştı :P
İşte artık zamanı gelmişti. Söz, nişan, kına, düğün… :P
Sözünde yanındaydım çok şükür. Nişanında ise askerde olduğum için bulunamadım. Bir hışımla Bursa’ya gelmemle birlikte ise kınasına yetişebildim.
Kınada bayanlar salonda oynarken biz erkekler erkek evinde bön bön oturup bekledik. Ta ki kız tarafı tavuk almaya gelene kadar. Birlikte oynadık, birlikte eğlendik ve kız tarafına tavuklarını, pilavlarını, kolalarını ve sigaralarını verip yolladık. Sıra tatlı almaya gelmişti.
Tavuk alma ve tatlı alma diye tabir edilen gelenek Bursa’da ve belki de başka illerde de olan bir gelenektir. Bu geleneğe göre tavuk almaya gelirken kız tarafından 1-2 erkek kız kılığına 1-2 kız ise erkek kılığına girer ve erkek evinin önünde oynayıp, azıtıp tavuk ister. Tatlı almada da aynı şey erkek tarafı için geçerlidir. Tabi böyle eğlenceler kadın kılığına girebilecek erkek bulmak zordur.
İşte bu gecede de ısrarı üzerine kıramadığım kardeşimin tatlı almasında kadın kılığına bile girdim ve kız tarafını alt üst edip tatlıyı, kolayı götürdüm. Söylenenlere göre çok fahişe ruhlu bir karı olmuşum zaten kardeşimde hep şöyle der “Abi Allah işini biliyor ki seni karı yapmamış!”
İşte böyle eğlenceli bir kına gecesinden iki akşam sonra ise düğünümüz vardı. Girdik konvoya gittik kızımızı almaya, attık göbekleri aldık kızımızı geldik düğün salonumuza. Salon dolmaya başlarken Gürkan’ın kız arkadaşını almaya gittik. Ve düğün salonundan kilometrelerce uzaktayken nikah şahidi olduğumu öğrendim. Artık trafiği yararak nasıl geldim düğün salonuna hatırlamıyorum; ama belki de bana uygun görülmüş en güzel görevi yerine getirebilmenin sevinici tüm kalbimle yaşıyordum. “Sayın şahitler siz ne diyorsunuz?” “EVET!!!”
Böyle tatlı bir koşuşturmacanın sonunda gözlerdeki mutluluğu görmek, kalplerdeki sevinci hissetmek gerçekten çok güzeldi. Umarım canım kardeşim bir ömür boyu mutlu olur ve boy boy çocukları olur. J
Ne, darısı başına Doğan mı?
Amin, amin :P
1 yorum:
Senin şahitliğini yaptığın hiçbir nikah geçerli olamaz. Yeniden evlensinler :D
Yorum Gönder