Pazar, Ağustos 02, 2009

Bilmem Kaç Bilinmeyenli "Münevver Karabulut" Denklemi

Münevver KarabulutAslında ne haddime benim böyle bir yazı yazmak; ama içimden geldi 1-2 cümle yazayım dedim. Bilmem kaç tarihinde genç ve güzel kızımız Münevver Karabulut bir (veya daha fazla) cani tarafından vahşice öldürüldü. Olayın üzerinden 150 günden fazla süre geçti ama hala katil veya katiller yakalanamadı (ya da yakanlamadı). Katilin kim olduğu belliyken bu kişinin hala yakalanamaması ne kadar acıdır. Kişi bir takım siyasi söylemlerde bulunmuş olsa fare deliğinde dahi olsa oradan çıkarılıp aforoz edilebilirken bu kişinin halen sizden bizden daha güzel bir yaşam sürdüğünü tahmin etmek zor olmaz.

Her zaman "Burası Türkiye, burada her şey olur!" deriz. Ama gerçekten bu kadarıda olmaz. Ailesi, soyu sopu bilinen bir kişiyi yakalamak bu kadar zor olmasa gerek. Acaba neden bu kadar zorlaştıyorlar olayı sorgulamak lazım.

Aslında neden katil veya katiller yakalanmadı bunun üzerinde durmak istemiyorum. Benim daha çok midemi bulandıran şeyler medyaya yansıyanlar.

Çok fazla televizyon izlemesemde her haber programında yer alan bu olay hakkında 3-5 şey duydum ve gördüm. Canice işlenen bir cinayet ve arkasından süre gelen olaylar dizisi...

Çocuk çok zengindir.
Çocuk cinayeti işler.
Çocuk "Alo baba ben manitayı doğradım, gel beni kurtar." der.
Zengin Baba "Sen korkma koçum ben bir kezzap dökerim ortada bir şeyler kalmaz." der.
Plan hazırlanır yıkama YAĞLAMAlarla olay ört bas edilmeye çalışılır.

Elbette bu süreçte meraklı melahat televizyon programları devreye girerek olayı irdelerler; ama neden irdelerler orasınıda sorgulamak gerek.

Her gün onca haber geçer televizyon kanallarında, gazetelerde, internet sitelerinde de de de... Artık her önüne gelen konu hakkında konuşmaya başlar. Çünkü olay bir cinayetten çok magazin malzemesine dönüşmüştür (dönüştürülmüştür) ne yazık ki. İki acılı ebeveyn çocuklarının ölümünün acısını yüreklerinde yaşarken birde saçma sapan televizyon programlarına çıkmak zorunda kalmışlardır "Bir umut belki katilin yakalanması hızlanır." (?) diyerek. Ancak olaylar iyice karmaşıklaşmıştır. Her geçen gün yeni yeni bilgiler ortaya çıkarken, bir takım asılsız deliller bile üretilmiştir.

Olayın yaşandığı ilin o zaman ki emniyet müdürü sanırsam "Kızlarınıza sahip çıksaydınız." , ülkenin başbakanı "Kızınıza sahip çıkmazsanız ya davulcuya ya zurnacıya..." gibi cümleler kurmuşlardı ki başımıza taşlara vurmamak elde değil.

Rağmetli kızın iç çamaşırına ölmüş bir kişinin sperm lekesini bulaştırmak, katile estetik operasyonlar geçirmek, katilin Rusya'ya kaçtığını haber etmek gibi "Fringe Dizisi"lik olaylarda yaşanmıştır ne yazık ki.

Hepsi bir kenara bunları avucunun içine almış ve bunları sömüren bir medya canavarıda her daim yanıbaşlarındadır acılı ailenin... Birde şimdi bu olayı sinemaya yansıtacaklarmış! Keşke bir hayır sever çıksada "Ben sizin filmden kazanmayı planladığınız parayı sizlere vereyim ya da siz bir yerlere bağışlayacakmışsınız ben oraya bağışlayayım artık bu masum meleğin ruhunu rahat bırakın!" dese; ama nerde...

Ne kadar acı bir olay yaşanıyor ekranlarda. Katilin yakalanmamasının acısı bir yana...

Bence bu saatten sonra katil yakalanmaz-yakalamazlar! Bu kişinin kaçıp gitmesine kim bilir kaç kişi ortak olmuştur, Allah bilir!

Yakında katilin bir klonunu bile medyaya sürüp gerçek katili iyice rahat bırakırlarsa hiç şaşırmam.
Üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum dürüst, şerefli, ahlaklı, insanlara saygı gösteren insanların iyice azalmasına! Sonumuz hayrolsun...

(?) O noktada söylediğim cümleyle ilgili kafamda bir takım senaryolarda var; ama yazmaya gönlüm el vermedi. Bende kalsın.

1 yorum:

  Sevgili Ol Gel Bana, İşkence Yapayım Sana — Doğan AYDIN dedi ki...

[...] Bir yazımda  medyanın Münevver Karabulut haberini çok kullandığını ve reyting uğruna olayın üzerine gittiklerini düşündüğümü yazmıştım. Ne yazık ki o cafcaflı haberlerin acı meyveleri yavaş yavaş olgunlaşmaya başlıyor. Yeni yeni Cem Garipoğlu’lar türüyor! [...]

Copyright © 2014 Doğan Aydın