Aşkın (500) Günü - (500) Days of Summer
Kızımız tatlı ama sinsi gülüşüyle, imalı bakışlarıyla, fotokopi odasındaki ateşli öpüşmesiyle oğlumuzu kendine bağlar ve sonra kaçmaya başlar. Bilindik taktik "kaçan kovalanır". Tabi oğlumuzda henüz toydur ve bu numarayı yer, afiyet olsun. Kız ise taktiği filmin sonuna kadar sürdürür. Erkek ne kadar acı çekerse çeksin kız umursamaz, erkek ne kadar kin beslerse beslesin kızla karşılaştığı anda buzlar erir, yine o sevimli bakışların esiri olur. Zaten hep böyle değil midir? Cadı kızlar... :D
Film bu şekilde sürüp giderken çok hoş espriler yer alır ikili diyaloglarda. Bana bazen kahkaha attıracak derecede. :D
Kız elbette sevgili olmaya uzak tavrını sürdürürken, erkeğimiz peşinde koşarken, ona tekmeyi basmıştır ve ayrı bir yerlere taşınmıştır, işten çıkarak. Oğlumuz ise onu unutamamaktadır. Ve bir gün yine karşılaşırlar, oğlumuz yine bir anda erir biter. Kızımız oğlumuzu terasındaki bir partiye davet eder, onunla dans ederek ayaklarını yerden keser ve sonra bir kız arkadaşına kendi almadığı belli olan tek taşını gösterir. Bunu gören oğlumuz ise bir hışımla kaçar gider o teraslardan...
Ardından oğlumuz işinden istifa eder, hobisini iş olarak seçer. Bu arada kızımızla birlikte bir kaç kez gittikleri en sevdiği bankta oturmaya gider. Elbette hemen arkasında da kızımız belirir. Artık kızımız evlenmiştir, oğlumuz ise aynen devam... Tabi bir sevgiliye bile karşı çıkan kızımızın bir hışımla evlenmesi ise gariptir oğlanımıza göre; ama biz bunu garip karşılamıyoruz, ne de olsa kız milleti değil mi? Aman Allahhh.. :D
Ve geliriz 500. güne. Oğlumuz bir iş görüşmesine gider orada ise rakibesi ile alangirli şeyler başlar...
Bence izlenesi bir filmdi, en azından sıkmayan, güldüren, sinirlendiren, insanın içini okşayan bir filmdi. 10 üzerinden 8 vererek izleyin diyorum. :) Hadi bakalım :)
0 yorum:
Yorum Gönder