Çarşamba, Nisan 14, 2010

Kendi Kendine Konuşmak "Güzeldir"

Yandaki resim bir sitede denk gelmişti ve hoşuma gitmişti. Resmi görür görmez "Kendi kendine Konuşmak" başlıklı bir yazı yazmak istemiştim sebebini bilmeden. O zaman tarih 6 Mart'mış. Aradan bir buçuk ay geçmiş neredeyse. Neden bu kadar ertelemişim ben bu yazıyı bilmiyorum; ama o zaman yazacağım yazıyla şimdi yazmaya çalışacağım yazı arasında dağlar kadar fark olacak sanırsam. Çünkü o zaman pek çok insanın kendi kendini dinlemediğinden, fütursuzca cümleler kurduğundan, sadece konuşmak için konuştuğundan ve benzeri şeylerden bahsedecektim. (En azından öyle anımsıyorum, aradan bir ay geçmiş bazı konuları unutmuş olabilirim. E yaşlılık olsun o kadar :) ) Şimdi ise kendi kendime konuşmalarımdan bahsedeceğim. Yani sıkılmaya hazırlanın...

Ben bunu çok yapıyorum sanırsam. Aklıma bir eş dost geliyor. Kendimce başlıyorum onunla konuşmaya. Hem o oluyorum hem de ben. Hem onun dertlerini dinliyorum hem de kendi içimi döküyorum. Genelde güzel oluyor bu konuşmalar. Hem bana göre görmediğim arkadaşımla aramı sıcak tutuyor hem de kendi kendimi tatmin ediyorum. Bu mahalleden bir arkadaşımsa, çocukluk arkadaşımsa genelde geçmiş yıllara dayanan hatıralara dayanıyor. Gülümsetiyor, eğlendiriyor.

Bazen annem geliyor aklıma ya da anneannem ya da teyzem ne bileyim işte akrabalardan biri. Çocukluğum kikirdiyor hemen aklımda. Gülümsetiyor. Büyükbabam geliyor mesela aklıma, beni kamyonuyla kum almaya götürmeleri. Kamyonun içinde peynir ekmek yemelerimiz. En güzel yemekten daha tatlıydı... Kamyonuna doldurup bütün aileyi pikniğe götürmeleri, konuşmalar, gülüşmeler, ağlaşmalar...

Geçmişi konuşmak güzel oluyor. Acı da olsa tatlı da olsa. En azından gerçek. Yaşanmış. Değiştiremezsin onları. Öyle kabul edersin ve hayatına katarak devam edersin.

Bazen de biri geliyor aklıma onunla konuşmaya başlıyorum. En güzel yanı konuşmayı istediğin gibi şekillendire biliyorsun. Çünkü o sensin, sende sensin. Senden kaçış yok. Patron sensin. Ne istersen onları söyletiyorsun ona. E hal böyle olunca da zaman zaman umutlanıyorsun. Ama biraz bilinçli yapıyorsan bunu fazla kaptırmıyorsun. Ne demişti Barış Manşo "AYI" şarkısında "Hemen ani bir U dönüş...". İşte sende böyle yapıyorsun bu sefer de Polyannacı'lığı bırakıp gerçekleşme ihtimali yüksek gelişmeler üzerinde yoğunlaşıyorsun. Başlıyorsun kendini üzmeye, kendini en kötüsüne alıştırmaya. Aslında bu da sana bir şeyler katıyor. Sen farkında olmadan kendini olgunlaştıyorsun.

İşte kendi kendine konuşarak zihinsel doyum sağlıyorsun. Kanımca her gün yapıyorum ben bunu. Özellikle yalnız olduğum, bir işim olmadığı zamanlarda. Evden okula, okuldan eve gidip geldiğim o düz yolda, askerdeyken alayda acemilerin olmadığı zamanlarda, yat içtimasından sonra ranzaya başımı koyduğumda, 24 saat süren Bursa-Varto otobüs seyahatlerinde de de de... Saymakla bitmez.

Ama iyi geliyor insana, en azından ben öyle düşünüyorum. Bir nevi iletişim bana göre. Elbette monolog bir iletişim oluyor. Yoksa ben o kişiyle kendi kendime konuşurken o bunu hissedebiliyor mu? Merak etmiyorum diyemem; ama buna inanmakta saçmalıktan öteye gitmez sanırsam.

Sorunlarımı da hallediyorum bu yöntemle. Kafama bir şey takıldı diyelim, alıyorum karşıma Beyefendi Doğan'ı güzel güzel konuşuyorum onunla, sağ olsun dinliyor beni, kırmıyor.

Şimdi yazıyı okuyanlar eminim Doğan kafayı yemiş diyor. Evet aynen öyle :) Ama engellemeyeceğim bu huyumu, seviyorum. Aslında herkesin zaman zaman kendisiyle konuşması taraftarıyım. Biraz dinlesek kendimizi, ne istediğimizi, neler yapmamız gerektiğini kendi kendimize anlatsak hoş olur gibi geliyor.

Ne demiş bir Kenya atasözü "Kendi kendini dinlemek Küzeldür."

2 yorum:

montero dedi ki...

kafayı çalıştırmak içinde güzel yontem.

gamze dedi ki...

bende sürekli kendi kendime konuşuyorum ama genelde kendi kendime sohbet ettiğim çok oluyor psikolojik bi manyaklık olablirmi diye düşünüyorum bazen ama sanırım insanın kendiyle yüzleşmesi iyi oluyor :)

Copyright © 2014 Doğan Aydın