Perşembe, Mayıs 13, 2010

Bencillik

Bir klip izledim şimdi. Yazının sonunda ekleyeceğim zaten. Bir kadın ve erkek ilişkisi. Evli değiller ve aynı evde yaşıyorlar. Hayatı paylaşıyorlar, evi paylaşıyorlar, acılarını, sevinçlerini, bedenlerini paylaşıyorlar. Kadın bir gün istifra etmeye başlıyor. Nedenini anlamıyor ilk başta. Eve gidiyor. Erkek bilgisayar başında tasarım işiyle uğraşıyor. Kadını ilk başta göz ucuyla görüyor, işine devam ediyor. Kadın boynuna sarılınca dank ediyor. Her neyse sabah oluyor erkek bir jest yapıyor (belki de 40 yılın başı) ve kahvaltı götürüyor yatağına sevgilisinin. Kadın birden yine böğürüyor ve lavaboya koşuyor yine malum olay. Devam ediyor hayat, her zaman durmadan akıp gittiği gibi.

Kadın şüpheler içinde, içi içini yerken erkek ise kendi derdinde, bencilce. Ve kadın dayanamıyor test uyguluyor kendine, evet hamile. Şimdi sorunlar daha belirgin. Nasıl söyleyecek bunu sevgilisine? Evet cesaret ediyor ve söylüyor bir şekilde. Kıyamet kopuyor! "Ne kadar, ne kadar?" O kadar ya da bu kadar olan olmadı mı delikanlı? Ve tek başına olmadı biliyorsun? Aşk burada bitiyor sanırsam; kadın mağlup, erkek namağlup!

Çünkü doğanın kanunu bu. Erkek kadını döver. Bencillik. Erkeklere yakıştırılan budur. Bu da bencillik ya da sencillik! Gıcık oldum adama. Ve öyle adamlara ya da adam olmaya çalışanlara.

Aslında sadece bir örnek bu bencillik için. Aslında hayatımızda çok var bencillik. Bende de var, sende de var. Tabi bunların çizgileri farklı. Etrafa yansımaları farklı. Kimisi kendi bencilliği için çevresine zarar verirken kimisi sadece kendisine zarar vermektedir. İkinci dediğim bencillik eh işte bir noktada bana uyar ama ilk dediğim ise nefret ettirir, tiksindirir.

Herkesin hayatına girdi bencil insanlar, girmeye de devam edecek hatta kendisi bile bencillik etmeye devam edecek. Benimde hayatıma girdi, yol verdim gitti. Belki de bencilce düşündüm, belki de onlar bana yol verdi ben gittim. Bu düşüncede bencilce.

Ne kadar mide bulandırıcı bir kelime bu bencillik?

Geçen gün üşüdüğümü hissettim daha doğrusu üşüttüğümü. Beyinsel değil bedensel :) Öğle yemeğine gelirken yolu birlikte katettiğimiz öğretmen arkadaşıma ben öğleden sonra sevk alayım iyi hissetmiyorum kendimi dedim. "Sık dişini 2 ders daha yarın gelmezsin, tam gün yatarsın." dedi bu da bencillik! Benim menfaatime bile olsa, iğrenç.

İçine atar insan dertlerini, açmaz kimseye. Kendi kendine çözeceğini sanar bu da bencillik hemde psikolojik bencillik (bu kavramda benden olsun).

Bu blog da bencil aslında, kendisi için yazıyor. Kimseyi düşünmeden bencilce yazıyor. Bu da mı iğrenç şimdi?

Evet iğrenç, kabul ediyorum.

Bazen normalleşmeyi, genelde iğrençleşmeyi seviyorum zaten. Normal insanlara bakınca iğrençliğim hoşuma gidiyor. Sizde iğrençleşin bazen, sizde bencilleşin; ama bunu yaparken çevrenize zarar vermemeye çalışın. Sizin iğrençliğiniz onların neşesi olsun; sizin bencilliğiniz onların yararına olsun.

Ama sakın aşağıdaki klipteki herif gibi olmayın. Acı vermeyin, acı vereceğinizi hissettirmeyin. Sencil olun öyle zamanlarda, ocul olun...


Bu yazıyı neden yazdım? Tamam itiraf edeyim klibi izleyince gaza geldim de yazmaya başladım; ama araya 3-5 saat girdi o yüzden iyice saçmalaştı laçkalaştı. Zaten amaçta videoyu izletmekti, o işte tamam. Oldu tamam o zaman. Tamam. Tamam. Sustum. Zaten baya süredir yazayım yoktu, ıka sıka yazdım :)

2 yorum:

büşra dedi ki...

seni ve yazılarını çok seviyorum iğrenç insan, bencil kişilik :D

Doğan dedi ki...

Teşekkürler efendim, arzular şelale ;)

Copyright © 2014 Doğan Aydın