Ölmek
İlki çok acıydı. Hastaneye gittik acilin girişinde iki grup insan ağlaşıyor. Meğerse o gece iki ölüm varmış. Bir çocuk elindeki telefonu vere vuruyor, kadınlar ağlıyor, erkekler dirayetli durmaya çalışsa da hüzünleri gözlerinden anlaşılıyordu. İki gün sonraki ölüm haberini alan ailelerin durumu da hiç farklı değildi. Hüzün, acı, keder...
Kederine o an küsen insanların kaderinde ölmek elbette var, kaçınılmaz. Ama zamanı belli değil. Her an ölebiliriz.
Onu düşündüm bende. Yapamadıklarımızı, söyleyemediklerimizi, beklettiklerimizi...
Ya birden ölsek, ya yarın ölsek, ya dün öldüysek...
Elbette ölmek bize zarar vermeyecek. Çünkü biz ölüp kurtulmuş olacağız; ama ya geride kalanlar. Ve onların düşünceleri, bizimle yapmak istedikleri, bize söylemek istedikleri...
Benim için iki kötü hastane ziyaretiydi. İnsanların üzülmelerini görmek her zaman üzmüştür beni. Kolay kolay ağlamasam da o ağlayanlar gözlere bakmak göz yaşlarımı canlandırmaya yetmiştir.
Daha önce de dediğim gibi ölüm kaçılmaz; ama söylemek istediklerimizi söylemek, yapmak istediklerimizi yapmak, beklettiklerimizi gerçekleştirmek aslında hiçte zor değil. Elbette o yürek, kabaca o döt varsa.
Tamam, bende o döt yok; ama siz dötünüze güvenin... :)
Ha birde o ölüm haberlerini duyunca, aklıma ben şimdi ölsem acaba insanlar ne düşünür diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Ne de olsa kişisel bir blogum o zaman kişisel soru sorabilirim :
Ben bugün ölsem ne hissedersin?
1 yorum:
açıkcası çok acı duyulur..Ölüm hoş birşey değil...Azrail'in işi gücü yoksa bazı işeyaramaz adamlar var, isim veremiyorum, gidip onların canını alsın...Ölüm kötüdür..Arkada kalanlar için çöküştür.
Yorum Gönder